Hemofili, genetik geçiş gösteren ve vücutta kanın pıhtılaşma sistemini etkileyen bir rahatsızlıktır. Pıhtılaşma faktörlerinde eksiklik veya yokluğa bağlı olarak ortaya çıkar ve genellikle X kromozomundaki çekinik bir gen tarafından taşınır.
Kan damarları, atardamarlar, toplardamarlar ve kılcal damarlardan oluşur. Herhangi bir damarda hasar meydana gelmesi durumunda iç kanama meydana gelebilir. Normal şartlarda, damar hasar gördüğünde Trombosit adı verilen kan hücreleri tıkaç oluşturarak kanamayı durdurur. Ancak Hemofili hastalarında yeterince güçlü bir kan pıhtısı oluşamadığı için kanamalar uzun sürebilir ve ciddi bir travmada tıbbi müdahale gerekebilir.
Hemofili belirtileri genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar. Doğumdan hemen sonra veya sonraki yıllarda aşırı kanama, yaralanma sonrası aşırı kanama veya eklem kanamaları şeklinde görülebilir. En sık etkilenen eklemler ayak bilekleri, dizler ve dirseklerdir. Eklem içi kanamalar ağrı, şişlik ve hareket kısıtlılığına yol açabilir. Zamanla, tekrarlayan kanamalar eklemlerde hasara neden olabilir. Ayrıca dışkı ve idrarda kan kaybı, karın ağrısı ve kas içi kanamaya bağlı morluklar da görülebilir.
Hemofili hastaları kanamaları normal bir insandan daha uzun süre devam edebilir ve bu nedenle pıhtılaşma faktörlerine ihtiyaç duyarlar. Pıhtılaşma faktörlerinin eksikliği nedeniyle kanın pıhtılaşması zayıf olabilir ve kanamaların kontrol altına alınması zor olabilir. Bu nedenle Hemofili hastaları düzenli olarak hekim kontrolünde olmalı ve kanamalara karşı dikkatli olmalıdır.
Sonuç olarak, Hemofili genetik bir hastalık olup, pıhtılaşma faktörlerinden kaynaklanan kanamalara yol açabilir. Belirtiler genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar ve tedavi edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle Hemofili hastalarının düzenli takip ve tedavi almaları önemlidir.
Kaynak: www.ntv.com.tr