Van Gölü havzasında Mart ayında etkili olan kar ve sağanak yağmurlar bölgedeki su kaynakları için umut oldu. Son yıllarda küresel ısınma ve kuraklık nedeniyle su kaynaklarının olumsuz etkilendiği Van Gölü havzasında Mart ayı, 2003’ten bu yana en çok yağış alan ay olarak kayıtlara geçti. Van Gölü’nün kıyı şeridindeki sular çekilmeye devam ederken Mart ayı ile birlikte sevindiren haber geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş’a göre, “Geçtiğimiz yıl Van Gölü havzasında çok cılız bir kar örtüsü vardı. Havza yeteri kadar kar yağışı almamıştı ve yaz mevsiminde ciddi kuraklık yaşandı. Ancak bu yıl Mart ayında gelen yağmur ve kar yağışı, havzada olumlu bir etki yarattı.”
Dr. Mustafa Akkuş, uydu görüntüleri ile geçmiş yılların kış mevsimini karşılaştırdıklarını belirterek, “2023 yılında Van Gölü çevresinde neredeyse hiç kar örtüsü bulunmazken, 2024 yılında havzanın karla kaplı olduğunu gözlemledik. Bu durum, geçen yıla göre kar yağışının arttığını gösteriyor” dedi. Akkuş ayrıca, Mart ayında yağan yağmur ve kar yağışının barajları da etkilediğini vurgulayarak, “Barajlardaki doluluk oranı geçen seneye göre çok daha arttı. Bu da yaz aylarında suların desteklenmesi açısından önemli bir gelişmedir. Van Gölü havzasında yaşayan inci kefalleri için üreme dönemi olan yaz aylarında su debisinin yüksek olması gerekiyor. Bu yüzden barajların dolu olması, suyun etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
Akkuş, son birkaç yıldır kuraklık nedeniyle inci kefalinin göçünün sekteye uğradığını ifade ederek, “Geçen yıl yaşanan kuraklık nedeniyle Bendimahi Çayı’nda inci kefali göçü olumsuz etkilendi. Bu durumun ilerleyen yıllarda stoklara etkisi olacaktır. Bu yılki koruma çalışmaları, inci kefalleri için hayati öneme sahiptir. Geçen yıl yapılan hatalardan ders alınarak, bu yıl daha etkili önlemler alınmalıdır” dedi.
Su kaynaklarının önemi ve korunması gerekliliği vurgulayan Dr. Mustafa Akkuş’un açıklamaları, Van Gölü havzasında yaşayan canlıların ve bölge halkının su kaynaklarından nasıl etkilendiğini gözler önüne serdi. Yapılan araştırmalar ve alınan önlemler, doğal dengeyi koruma adına atılan önemli adımlar olarak değerlendiriliyor. Gelecek yıllarda da su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi, bölgenin ve yaşayan canlıların varlığını devam ettirebilmesi açısından hayati öneme sahip olacak.
Kaynak: habergurpinar.com